20 Haziran 2012 Çarşamba

Distopic District



2 yorum:

  1. tank paleti bankın hastası oldum. diğer her şey de çok iyi...

    bi de bi "kabus fikri" olmuştur hep aklımda :>
    fazlasıyla utanç uyandırıyor bende düşününce.. çok rahatsız. bu tasarımla pek alakalı değil ama.
    dışı ayna olan yani içeriden dışarının göründüğü, fakat dışarıdan içerinin görünmediği bir (umumi fakat tek kişilik) tuvalet kabini. şehrin işlek merkezlerinde. kaldırımın ortasında. belki dayatılan sistemik pislik neticesindeki utanç... belki aslında insanın içinde taşıdığı pisliğin dış "temizlik"le kontrastı. bilemiyorum. benim açımdan öyle rahatsız ki. :> hep silindirik olacağını düşünmüşümdür. silindirik bir reklam sütunu gibi, dar bir mekan. (utanıp sıkılman için bir alan) üzerinde ne olduğu yazmayan.. ama belki küçük bir logo. modern görünümlü (ayna cam). utana sıkıla girenler olacağı gibi, kimbilir belki tamamen sallamadan girenler, veya utanmadığı için gurur duyarak girecek olanlar da olabilir. bunun anlamı...
    bu fikir ara ara kafamı kurcalamıştır. misafir kaldığın evde tuvalete gidememek gibi. belki de güvende olma duygusuyla alakalı. belki mahremiyet... gizli olduğunu, görünmeyeceğini biliyorsun, ama içten içe cam materyal güvenini sarsıyor... belki görülebildiğin fantezisine yol açıyor? belki de ailenin kişiyi küçük yaşlardaki terbiye etme şekliyle alakalı bir şeydir :S

    YanıtlaSil
  2. ve bir de yine aynı şekilde aynalı camdan silindirik bir kabin olarak "insan"ı düşünsene. bakınca kendini görüyorsun. (yani senin o kişideki yansımanın bir karşılığı, algılayabildiğin yanları senin bilip sezdiklerin, sende olanlar, fikirlerin, önyargıların...) ama içinde neler olduğunu kesin bilemiyorsun. kabinlerde hapis olmak gibi olur, hayat ve paylaşım, eğer karşındakinin kabiliyeti sende bir tek kendini görmek olursa. peki insan bu kabinlerden çıkabilir mi? Bu yeteneği nasıl bulabilir... çıkması daha gerçek bir hayat deneyimine yol açar mı? yani hem kabinden çıkması, hem de belki kabinin içini görmesi yeteneği. ya da kabin kırabilme yeteneği... düşüncelere sevk oldum... :>

    düşüncelerin okunabilmesi bir yana, deneyimleyen gözden görebilme yeteneği bir yana. paranormal olmayan hayatlarımızda en fazla empati yapabiliyoruz... bir film izleyip öyküde kaybolabiliyoruz. bir "itiraf" dinleyebiliyoruz. ama ne kadar başarılı olabiliyoruz, neticede yaşamadığın bir konuda, olmadığın bir halde olan karşındakini anlamayı veya anlamlandırmayı...

    ya da daha basit düşünürsek, en azından protesto yollu "aradaki engelleyici kolçağı kırma" hareketi, aynayı kırma yeteneği olamayacaksa da, belki de yapabildiğimizin en fazlası... mı?

    YanıtlaSil